Anal Fistül
4 Haziran 2016
Anal Siğiller(Kondilom)
4 Haziran 2016

Anal Abse

ANAL ABSE  ( MAKAT ABSESİ – PERİANAL / ANOREKTAL ABSE )

Anal kanal ile rektumun son bölümünün oluşturduğu kapsayan anorektal  alanda  mukozada bulunan ve salgıladıkları mukus sayesinde dışkılamayı kolaylaştıran  salgı bezleri bulunur.  Sıklıkla bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda olmak üzere, sert dışkı, ishal veya eşcinsel ilişki gibi durumlarda bu salgı bezlerinin kanallarına giren mikroplar infeksiyona sebep olurlar. Sonuçta bezlerin kanalı tıkanır ve abse oluşur.  Her yaş grubunda görülebilmekle birlikte 30-40 yaş arasında ve erkeklerde kadınlara oranla 2- 5 kat daha sık görülür. Ayrıca dışkı yumuşaklığının/ishallerin arttığı bahar ve yaz aylarında daha fazla olan bu hastalık,  tekrarlama özelliği ve tedavi edilmediği zaman fistüle dönüşme ihtimali nedeniyle acil müdahale gerektirir.
analabse1

(Görseller alıntıdır).

Anal  Abse  Sebepleri:

  • Makat bölgesindeki kıl ve ter bezlerinin tıkanması
  • Varolan makat çatlağının (Anal Fissür) iltihaplanması
  • Geçirilmiş anal abse hikayesi
  • Şeker hastalığı (diyabet) varlığı
  • Cinsel temasla bulaşan makat hastalıkları
  • İltihabi bağırsak hastalığı
  • Bağırsakta divertikülit varlığı
  • Pelvik inflamatuvar hastalık (PİD)
  • Uzun süre devam etmiş olan ishaller sonrası
  • Kortizon içerikli fitil, krem ve merhemlerin uzun ve yanlış kullanımı
  • Anal bölgeye ait geçirilmiş cerrahi girişimler
  • Anal bölgede oluşmuş herhangi bir travma
  • Aşırı alkol tüketimi ve aşırı kilo,  anal apse oluşumunu kolaylaştıran risk faktörleri arasında sayılabilirler.

Anal Abse Belirtileri:                

Anal abseler yerleşim yerlerine göre sınıflandırılırlar. Makat apseleri intersfinkterik boşluk, iskioanal boşluk veya supralevator boşluktan kaynaklanabilirler. Ayrıca sfinkter adını verdiğimiz ve dışkılama eyleminde önemli bir fonksiyona sahip olan iç ve dış makat kasları ile olan komşuluklarına göre abseleri öncelikle alçak ve yüksek yerleşimli abseler olarak tanımlamaktayız.

Alçak yerleşimli abseler: Perianal (%40), intersfinkterik (%40) ve iskiorektal (%20) abselerdir.

Yüksek yerleşimli fistüller: Supralevator (% 5-6) ve submukozal (% 2-3) abselerdir.

Bunların dışında  daha komplike olan, tedavisi hastayı ve hekimi  bıktıracak kadar meşakkatli ve  tedavi başarısı oldukça düşük  olan at nalı abse de sayılabilir.

Anal abseler basıncın artması nedeniyle çevre dokulara yayılarak basıncını azaltmaya çalışırlar. Örneğin intersfinkterik alanda yerleşik abse aşağı cilt altına doğru ilerleyerek perianal boşluğa ulaşıp perianal abseye,  kaslar arasından yukarı doğru ilerleyerek supralevator boşlukta supralevator abseye veya kasları yanlamasına delip geçerek  iskiorektal abseye  sebep   olurlar. Yüksek yerleşimli abse olarak sınıflandırdığımız  supralevator apseler ; intersfinkterik (sfinkter kaslarının arasındaki)  veya  iskioanal apselerin yukarı doğru ilerlemesi  dışında nadiren de olsa  leğen kemiği içinde gelişmiş olan infekte/enflame alanın ( Örneğin;Apandisit,Crohn hastalığı veya divertikülit atağı gibi durumlarda) delinmesi sonucu  da oluşabilirler. Anal abselerin tanı ve tedavisi geciktirildiğinde,  hastalık daha fazla yayılıp komplike bir hal alarak, hastayı tedavisi zor, komplikasyonu yüksek ve tedavi başarısı düşük bir durumla karşı karşıya bırakır. Yapılan çalışmalarda anal abselerin %40-50’ sinde perianal fistül geliştiği bildirilmiştir. Üstelik hangi hastada fistüle dönüşeceğini tahmin etmek  pek mümkün  değildir.

Anal Abse Tanısı:

Tanı için genellikle fizik muayene yeterlidir. Çok nadir durumlarda, ultrason veya MR görüntülemeye ihtiyaç duyulabilir.

Anal Abse Tedavisi:

Anal abselerin tedavisi cerrahidir. Tedavideki amaç; bir taraftan enfeksiyon durumunu ve hastanın şikayetlerini düzeltmek olsa da, diğer yandan absenin komplike olmasına veya fistüle dönüşmesine engel olmaktır.

Anal abse de diğer tüm abselerde olduğu gibi drene edilerek (boşaltılarak) tedavi edilir. İşlem genelde anestezi altında yapılır. Özellikle büyük ve derin abseler ameliyathane koşullarında ve genel anestezi altında boşaltılmalıdır.  Ancak nadiren de olsa yüzeysel olan apseler lokal anestezi yapılarak boşaltılabilir.

Abse boşluğuna yeterli konsantrasyonda ulaşamadıklarından, anal absesinin tedavisinde  tek başına antibiyotik tedavisi yeterli değildir. Antibiyotikler cerrahi drenaja ek olarak tedaviye destek maksatlı kullanılabilirler. Ayrıca her yapılan drenaj işleminden sonra antibiyotik kullanılmayabilir. Ancak anal bölge cildinde enfeksiyon düşündüren bulgular söz konusuysa, şeker hastalığı (diyabet),  Crohn hastalığı varsa, hasta kemoterapi alıyorsa, hastaya  nakil yapılmış olup  bağışıklık düzeyi düşükse drenaja ek olarak muhakkak antibiyotik verilmelidir.

Cerrahi drenaj sonrası şikayetler  hemen gerilemeye başladığından  ( 24 saat içinde yakınmalar nerede ise tamamen kaybolur)  hasta çok kısa sürede rutin hayatına geri dönebilir. Fakat ameliyat alanının dolması ve tam olarak iyileşme 3-6 hafta sürebilir.

İyileşme sürecinde hastalara  oturma banyosu,  posalı ( liften zengin ) diyet ve çamaşırlarının kirlenmesini önlemek için bir süre pet kullanmaları önerilebilir.

Çalışmalar tedaviye rağmen anal abselerin  %10 oranında nüksettiği bildirilmiştir. Tedavinin geciktirilmesi (doktora geç başvurma),  yetersiz tedavi  ve apsenin yerleşim yeri nüks ve  fistül oluşumu açısından önemli  risk faktörleridirler. Nükslerde; altta yatan bir fistülün olup olmadığı, kıl dönmesi (Pilonidal sinüs/kist) ve hidradenit (ter bezi iltihabı, köpek memesi ) gibi durumların varlığı irdelenmelidir.

semrapolat
Genel Cerrahi Uzmanı 1993 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1993-1997 Karabük ve Çınarcık Sağlık Ocaklarında pratisyen hekim 1997 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında ihtisas 2003 yılında Genel Cerrahi Uzmanı 2003-2015 Üsküdar Özel Yunus Emre Hastanesinde Genel Cerrahi Uzmanı 3 Ağustos 2015'ten itibaren özel muayenehanesinde hizmet vermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir