MEME KANSERİ

Meme kanseri; meme dokusunu oluşturan süt kanalları veya süt bezlerine ait hücrelerden bazılarının, çeşitli sebeplerle değişime uğrayıp, kontrolsüz çoğalması nedeniyle oluşur. Oluşan kanserli doku, çoğalmaya başladıktan sonra (genelde) ilk etapta yakın çevresine ve   lenf bezlerine yayılır. Erken fark edilip tedavi edilmeyen meme kanseri olgularında; hastalık kan veya lenf dolaşımı yoluyla diğer uzak organlara yayılmaya başlar ki, bunun sonucunda hastalığın tedavisi çok daha zor ve tedavi başarısı çok daha düşük hale gelir.

Kadın kanserleri arasında en yaygın olan meme kanseri; akciğer kanserinden sonra gelen en sık ölüm nedenidir. Bazı çalışmalara göre, tüm kadın kanserlerinin %24 ünü ve kanserden ölümlerin %14 ünü meme kanseri oluşturmaktadır. Son yıllarda oldukça artmış olan meme kanserinin dünya istatistiklerine göre görülme sıklığı 100000’de 40-50 civarlarındadır. ABD verilerine göre bir kadının hayatı boyunca meme kanserine yakalanma olasılığı 1/8’dir. Bu da her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı anlamına gelir. Meme kanseri kadınlarda sık görülüyor olsa da, nadir olarak erkeklerde de görülmekte olup (istatistiklere göre her 100 kadına karşılık 1 erkek meme kanseri görülmekte), hastalığın seyri kadın meme kanserine göre daha hızlı ve kötüdür.

Görülen meme kanseri vakalarının yaklaşık %80’i süt kanallarındaki hücrelerin kontrolsüz çoğalımına bağlı (invaziv duktal karsinom) oluşurken geriye kalan %20’lik kesim ise süt bezlerinden (invaziv lobüler karsinom) gelişir. Bu iki tip dışında daha az oranda farklı patolojik özelliklere sahip; medüller, müsinöz ve tübüler meme kanserleri de görülebilmektedir.

Diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de gelişimini kolaylaştırabilecek kalıtım, beslenme şekli, sosyo-ekonomik durum, regl durumu, doğumlar, kullanılan hormon ilaçları ve doğum kontrol hapları gibi birçok faktör söz konusu olabilir. Bunlara “Hastalık Risk Faktörleri” denir.

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Yaş: Yaş ilerledikçe meme kanseri görülme sıklığı artar. En sık 50-70 yaş aralığında görülmektedir.
  • Cinsiyet: Kadınlarda meme kanseri riski daha yüksektir.
  • Genetik: Vakaların %5-10’unun genetik olduğu saptanmıştır. Aileden geçen bozulmuş genler (mutasyon) nedeniyle meme kanseri oluşmaktadır. Ailesinde (anne veya baba tarafında) meme kanserine yakalanmış akrabaları olanlarda risk artmaktadır. Bu risk akrabalık derecesinin yakınlığı ve meme kanserli akraba sayısı ile doğru orantılıdır.  Bazı çalışmalar anne ya da kardeşte meme kanseri görüldüğünde hastalığın riskinin 3 kat arttığını bildirmektedir.
  • BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları: BRCA1 ve BRCA2 genlerinde bozulma yani mutasyon olan kişilerin hem meme hem de yumurtalık kanserine yakalanma ihtimali daha yüksektir.
  • Obez veya aşırı kilolu olmak. Özellikle menopoz sonrası fazla kilo almak ve doymuş yağlardan zengin gıdaları fazla miktarda tüketmek.
  • Memede yağ dokusunun az olması: Meme dokusunun yoğun ve yağ oranının az olduğu kişilerde risk daha yüksektir.
  • İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar
  • Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olmak
  • İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler (özellikle 11 yaş öncesi adet görenler), yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.
  • Menopoz yaşı: İleri yaşta (>55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada etken daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalınmasıdır. Menopoz sürecinde 5 yıldan fazla hormon ilacı kullanmak da riski artırmaktadır.
  • Çeşitli sebeplerle uzun süreli hormon tedavisi almak
  • Beyaz tenli olmak: Beyaz tenli kadınlar, esmer tenli kadınlara göre %20 daha fazla risk altındadır.
  • Yeterli fiziksel aktivite yapmamak
  • Alkol ve sigara kulanımı
  • Meyve ve sebze bakımından fakir beslenmek
  • Modern şehir ortamında yaşamak
  • Geçirilmiş meme kanseri öyküsünün olması
  • Göğüse radyoterapi almış olmak: Örneğin lenfoma hastalarında göğüs çevresine uygulanan radyoterapi meme kanseri riskini arttırmaktadır.  Bu nedenle radyoterapi tedavisi alan hastaların tedaviden sonra düzenli kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir.
  • Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi)

 

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Meme kanseri sıklıkla başlangıç evresinde yavaş ilerler. Memede kansere dönüşmüş bir hücrenin, kitle oluşturması ve belirti vermesi için oldukça uzun bir zaman geçer. Dolayısıyla başlangıç evresinde belirti göstermeyebilir. Ancak çoğaldıktan sonra hücreler lenf ve kan yoluyla vücudun diğer organlarına yayılabilir. Meme kanserinde en önemlisi kanserin kan ve lenf yolu ile diğer organlara yayılmadan tanının konmasıdır.

Meme kanserinde sıklıkla görülen belirtiler;

  • Memede zamanla büyüyen, genelde ağrısız bir sertlik veya kitlenin hissedilmesi. Ancak hastaların çok azında ağrı da kitleye eşlik edebilir. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı genelde ileri evrelerde görülmektedir.
  • İki meme arasında sonradan oluşan şekil farkı, asimetri
  • Meme başında veya meme cildinde içe doğru çekilme
  • Meme cildinde kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama
  • Meme cildindeki kalınlaşma ve ödem sonucu oluşan portakal kabuğuna benzer görünüm
  • Meme başında şekil veya yön değişikliği, renk değişikliği, kızarıklık, yara, kabuklanma, çatlama
  • Memede sonradan gelişen şişlik veya boyut artışı
  • Adet dönemlerinde daha önceki dönemlerde hissedilenden farklı şiddet ve karakterde ağrı hissedilmesi
  • Meme başından akıntı (özellikle pembe, kırmızı renkte olan akıntılar)
  • Koltuk altında gelişen sertlik, şişlik veya kitle.
  • Hâlsizlik, yorgunluk, sebepsiz kilo kaybı.

Erkeklerde belirtiler kadınlardakilere benzer özellikte olmakla birlikte, çoğunlukla meme ucundan salgı gelmesi, meme ucunda kızarıklık gibi semptomlar ön plandadır.

Meme kanserinin yayılım gösterdiği bölgeler sıklıkla; kalça ve omurga kemikleri, karaciğer, akciğer ve beyindir. Şayet kanser uzak organlara metastaz (yayılım) yapmışsa bu yayılımlara bağlı farklı bulgular ortaya çıkabilir. Hatta nadir de olsa bu bulgular meme kanserinin ilk bulguları da olabilir.

Meme Kanseri Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Öncelikle hasta ve ailesinin tıbbi öyküsü dinlendikten sonra fizik muayene yapılır. Muayene bulguları, yaş ve aile hikayesine göre mamografi ve/ veya meme ultrasonu, meme MRI gibi görüntüleme yöntemleri ile bazı durumlarda duktoskopi (meme ucundaki kanalın ağzından çok ince fiberoptik sistemlerle girilerek süt kanallarının incelenmesi), duktografi veya galaktografi : meme ucundan kontrast madde verilerek görüntüleme yapılması)  gibi tetkikler istenebilir. Yapılan muayene ve tetkikler neticesinde karar verilemeyen ya da yüksek şüpheli durumlarda biyopsi istenebilir. Meme kitleleri için duruma uygun çeşitli biyopsi yöntemleri kullanılabilir. Meme kitleleri için ince iğne, kalın iğne (Tru-Cut Biyopsi) ve cerrahi biyopsi seçenekleri mevcuttur. Bazı durumlarda biyopsinin görüntüleme eşliğinde yapılması da gerekebilir.

Meme kanseri ileri dönemlere gelene kadar bariz belirti vermeyebilir. Hastalığın erken evrede yakalanması, tedavi başarısını ve hayatta kalma şansını arttırır. Hastalığın erken teşhisinde en önemli faktör, toplumun bu konuda bilinçlenmesidir. Bu nedenle, erken tanı için önerilen tarama ve kontrol programlarının önemsenmesi ve uygulanması oldukça önemlidir. Meme kanserinin erken tanısı için kişilerin kendilerinin yapması gereken yöntemler şöyledir:

-Kendi Kendini Muayene Etme : Vakaların yaklaşık yüzde 70’i hastaların kendi  memelerini incelemeleri veya muayene etmeleri neticesinde farkediliyor. Ancak unutmamak gerekir ki, hastanın   kanseri bulgular ortaya çıkmadan farketmesi mümkün değildir. Farkedilecek hale gelmiş olan hastalığın da çok erken evre olması pek söz konusu olmaz. Dolayısıyla düzenli muayene ve kontrollerin yapılması, belirlenen tarama programlarına uygun hareket edilmesi çok önemlidir. Bu nedenle kadınlar 20 yaşından sonra, ayda bir kez, adet bitimi sonrası (tercihen adetten 5-7 gün sonra), adet görmeyen kadınlar ise ayda bir kez kendi belirledikleri günde, tercihen ayna karşısında kendi memelerini gözlemlemeli ve elleriyle meme ve koltuk altlarını yoklamalıdırlar. Bu esnada herhangi bir değişiklik fark ettiklerinde, muhakkak doktora başvurmalıdırlar.

Kendi kendine muayene ilk başta ayna karşısında, eller bele konularak yapılır. Önce memelerin simetrik olup olmadığına bakılır. Sonra meme derisinde herhangi bir çekilme/çöküntü veya renk değişikliği, görünür bir kitle olup olmadığına bakılır. Sonra aynı inceleme eller yukarı kaldırılarak tekrarlanır. Arkasından yatarak muayene yapılır. Muayeneye sağ memeden başlanır. Tercihen sağ omuz-sırt altına küçük bir yastık konur ve sağ el başın arkasına yerleştirilir. Sol elin 2-3 parmak ucu ile muayeneye başlanır. Meme başı çevresinden başlayarak ve meme dokusuna hafifçe bastırarak saat yönünde dairesel hareketler ile herhangi bir duyarlılık veya kitle olup olmadığı kontrol edildikten sonra koltukaltına bakılır. Arkasından sol meme ve koltukaltı da aynı şekilde değerlendirilir.

– Doktor Muayenesi: Hiçbir şikayeti olmasa da her kadının 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik meme muayenesi için bir doktora muayene olması gerekir. Ülkemizde meme hastalıkları ve kanselerinin tetkik ve tedavisi genel cerrahlar tarafından yapılmaktadır.

-Görüntüleme Yöntemleri: Meme kanserini en erken evrede saptamada görüntüleme yöntemleri oldukça önemlidir. Teknolojideki gelişmeler ve tarama programları sayesinde, elle hissedilmeden görüntüleme yöntemleri ile saptanabilen meme kanseri sayısında belirgin artış görülmektedir.

 

Tarama Programları:

Tüm dünyada uzun araştırma ve incelemeler sonucunda edinilen bilgiler ışığında, meme kanserinin erken teşhisi için bir takım yöntemler belirlenmiş ve uygun tarama programları oluşturulmuştur.  Bizim ülkemizde ulusal kanser tarama programı önerilerine göre uygulanan meme kanseri tarama protokolü şu şekildedir.

  • 20-40 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi
  • 40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekmektedir.

 

 

 

                                                  MEME KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS
TEST YAŞ SIKLIK
KENDİ KENDİNİ KONTROL 20 yaşından itibaren Her ay
MAMOGRAFİ  

40 yaş  altı Aile hikayesine göre değişir. Kalıtsal meme kanseri riski olan hastalarda, manyetik rezonans görüntüleme bir yıl, mamografi diğer yıl olmak üzere 25 gibi erken bir yaşta başlayabilir.
40 yaş ve üzeri Her yıl
KLİNİK MEME MUAYENESİ  

20 yaş ve üzeri 1-3 yılda bir (hastanın aile hikayesi ve diğer risk faktörlerine göre değişir)
40 yaş ve üzeri Her yıl

 

 

Bu protokoller daha çok, hiç şikayeti olmayan, risk faktörleri düşük olan kadınlar içindir. Her kadın bu protokolü önemsemeli ve uymaya çalışmalıdır. Ancak yukarıda belirtilen risk faktörleri ve meme ile ilgili şikayetleri olan kadınlar kendi hekimlerinin belirlediği ve önerdiği yol ve yöntemleri dikkate almalıdırlar.

Meme Kanserinin Tedavisi Nasıl Olur?

Tedavi başarısı, kanserin ne kadar erken evrede yakalandığı ile doğrudan ilişkilidir. Erken evre meme kanserlerinde 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 95-96 seviyelerindedir. Diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanser tedavisi de multidisipliner bir çalışma gerektirir. Meme kanserinin tedavisinde; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi gibi farklı tedavi seçenekleri mevcut olup, bunlardan bir veya birkaçı tedavide kullanılmaktadır. Tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, risk faktörleri, hastanın yaşı, eşlik eden diğer sağlık sorunları gibi birden fazla faktör etkilidir. Tüm bu faktörler değerlendirilerek, hasta için en uygun ve en az zarar verecek protokol belirlenir ve hastanın da onayıyla uygulanır.

Cerrahi tedavi meme kanserinin tedavisinde oldukça önemli bir aşamadır. Cerrahi tedavide maksat, tümörün tamamının vücuttan uzaklaştırılması. Cerrahi dışı diğer tedavi yöntemleri tümörün tekrarlamasını (nüks) veya başka organlara yayılmasını önlemeye yöneliktir.

Meme kanserinin cerrahi   tedavisinde birkaç yöntem söz konusudur. Tıbbi açıdan tedavi protokolü oluşturulup, seçenekler hasta ve yakınları ile görüşülerek bu yöntemlerden hasta için en doğru ve uygun olanına karar verilir ve uygulanır.

Eskiden hemen her vakada memenin tamamının alınması ve koltuk altı lenf nodlarının temizlenmesi şeklindeki yöntem uygulanırken, günümüzde uygun vakalarda meme koruyucu cerrahi ve onkoplastik cerrahi yöntemleri uygulanmaktadır.

-Modifiye Radikal Mastektomi: Tümörlü memenin tamamının alınmasıdır. Eskiden en çok yapılan yöntemdi. Beraberinde koltuk altı lenf nodları da boşaltılırdı.  Günümüzde koltuk altı standart olarak boşaltılmayabiliyor. Sentinel nod aranarak duruma göre koltuk altının boşaltılmasına karar veriliyor. Hastaya aynı seansta veya daha sonrasında (1-2 yıl sonra) silikon protez veya kendi dokularıyla yeni meme yapılabilir.

-Cilt Koruyucu Mastektomi: Meme dokusunun tamamen çıkarılmasının gerektiği ancak cildin korunabileceği durumlarda uygulanır. Çıkarılan dokunun yerine, silikon protez yerleştirilerek kozmetik görünüm sağlanır. Risk azaltıcı meme ameliyatlarında (profilaktik mastektomi) özellikle tercih edilir.

-Meme Koruyucu Ameliyat: Kanserli dokunun, etrafında bir miktar normal meme dokusu ile birlikte çıkarıldığı bu yöntemle hem kozmetik görünüm bozulmamış olur hem de hastanın bedensel ve ruhsal açıdan psikolojik olarak en az seviyede etkilenmesi sağlanmış olur. Ancak bu yöntem sadece uygun durumlarda kullanılmalıdır. Bu yöntemle yapılan ameliyatlar sonrasında, rezidü (artık) tümör dokusu kalmış olma ihtimaline karşı, hemen her hastaya ortalama 5-7 hafta radyoterapi uygulanması gerekmektedir.

Günümüzde erken evre meme kanserinin tedavisinde oldukça büyük değişiklikler söz konusu olmuştur. Geniş çaplı, çok fazla sayıda hastayı kapsayan ve oldukça uzun takip süreleri olan (20 yılı aşan süreler) araştırmalarda, meme koruyucu cerrahi ile mastektominin sağ kalım oranlarının eşdeğer olduğunu bildirilmektedir.

 

semrapolat
Genel Cerrahi Uzmanı 1993 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1993-1997 Karabük ve Çınarcık Sağlık Ocaklarında pratisyen hekim 1997 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında ihtisas 2003 yılında Genel Cerrahi Uzmanı 2003-2015 Üsküdar Özel Yunus Emre Hastanesinde Genel Cerrahi Uzmanı 3 Ağustos 2015'ten itibaren özel muayenehanesinde hizmet vermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir