MEME KANSERİ
1 Ekim 2020

Meme Kanseri Genetik Midir?

Meme kanseri için genetik dışı başka birçok neden olsa da bazı ailelerin soyağaçları incelendiğinde BRCA-1, BRCA-2 VE PTEN genlerinde mutasyonlar olduğu saptanmış olup, tamamı olmasa da bir kısım meme kanseri vakasının genetik geçişli olduğu sonucuna varılmıştır. Bu oran tüm meme kanserlerinin yaklaşık %5’ine tekabül etmektedir. Bu nedenle bir kadında genetik risk olup olmadığını incelemek için aile öyküsü mutlaka sorgulanarak risk analizi yapılmalıdır. Ailede yoğun bir genetik yük olduğu düşünülen kadınlarda, ilerde gelişebilecek olası bir meme kanseri riskini belirlemek adına genetik analizler de yapılabilir.

 

Meme Kanserinin Erken Tanısı İçin Neler Yapılmalı?

Erken evre meme kanserlerinin tedavi başarısı oldukça yüksektir. Tanıdaki gecikmeler tedavinin süresi ve başarısını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle yirmili yaşlardan itibaren her kadın kendi memesini her ay düzenli muayene etmeli ve farklı bir bulgu dikkatini çektiğinde muhakkak bir genel cerrahi uzmanına başvurmalıdır. Risk gurubunda olmasa da, 40 yaş sonrası her kadın,şikayeti olsun olmasın yılda bir meme muayenesi olmalı ve mamografi çektirmelidir. Bunun dışında kalan, risk grubunda olan kadınlar ise hekimi tarafından belirlenmiş takip ve tarama programına uymalıdır.

 

Mamografi Çektirmek Kansere Sebep Olur mu?

Günümüzde ilerleyen teknolojik gelişmelere rağmen, mamografi hala meme kanserinin tetkik ve taramalarında oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle digital teknolojinin de ilerlemesi ve mamografi cihazlarının dijital hale gelmesi ile; dünya genelinde yapılan pek çok çalışmada, mamografi ile alınacak radyasyonun kabul edilebilir olduğu, doğru ve uygun zamanlarda çekilecek bir mamografinin yararının, zararından kat kat fazla olduğu gösterilmiştir.  Halk arasındaki olumsuz söylemleri ciddiye alıp, belirlenen zamanlarda mamografi çektirmemek yarar yerine zarar getirebilir.

 

Meme Kanseri Riski Azaltılabilir mi?

Aktif yaşayan, spor ya da egzersiz yaparak fiziksel aktivitede bulunanlarda meme kanseri riskinin daha az olduğuna dair çalışmalar mevcuttur. Haftada ortalama 1,5-2,5 saat yapılan egzersiz ve yürüyüş gibi aktivitelerin, meme kanseri riskini yaklaşık  %17-18 oranında azalttığı bildirilmiştir. Bu egersiz süreleri arttıkça riskin daha da azaldığı düşünülmektedir.

Bazı çalışmalar, genç yaşta doğum yapmış olanlarda ve birden fazla doğum yapmış kadınlarda meme kanseri olma riskinin daha az olduğu bildirilmiştir. Buna sebep olarak, gebelik sürecinde adet siklusunun kesintiye uğraması gösterilmektedir.

Emzirmenin memeyi kansere karşı koruyup korumadığına dair yapılan bazı çalışmalara göre, uzun süreli emzirmenin memeyi kansere karşı az da olsa koruduğu bildirilmiştir.

Uzun süre doğum kontrol hapları kullanan kadınlarda, kullanmayan kadınlara oranla meme kanseri riski kısmen daha fazladır. Yanısıra ileri yaş kadınlarda menapoz sonrası yerine koyma maksatlı kullanılan  (Hormon Replasman Tedavisi –HRT) , östrojen ve /veya progesteron içeren tedavilerin de riskli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle herhangi bir tıbbi zorunluluk yoksa, mümkün olduğunca uzun süreli hormon kullanımlarından uzak durulmalı, doğum kontrol maksatlı diğer yöntemler daha çok tercih edilmelidir.

 

Meme Kanseri Tanısı Konduktan Sonra Bizi Neler Bekliyor?

Genel cerrahlar tedavinin cerrahi kısmını üstlenmiş olsalar da, vakanın evresine göre ameliyat öncesi ve sonrası yapılması gereken ek tedaviler için medikal ve radyasyon onkolojisi uzmanlarının görüşlerine ihtiyaç vardır. Bu nedenle başka bir çok kanser vakasında olduğu gibi meme kanserinin de  tedavisi multidisipliner bir yaklaşımla yapılmalıdır. Geçmişte meme kanseri vakalarının neredeyse tamamına (memenin tamamının alındığı ve koltuk altının boşaltıldığı) modifiye radikal mastektomi yapılırken, günümüzde ek tedavilerin ve teknolojik imkanların gelişmesi ile birçok hastanın memesi korunabilmektedir. Ancak tedavinin nasıl olması gerektiği, hastalığın evresi, hastanın yaşı ve hormonal olarak aktif olup olmadığı, memenin durumu, kitlenin yeri ve boyutu, ameliyat öncesi ve   sonrası  kemoterapi ve/veya radyoterapi gerekip gerekmeyeceği ya da ne kadar sürebileceği, hastanın bu tedavileri kaldırıp kaldıramayacağı muhakkak sorgulandıktan sonra, hastanın da istekleri göz önüne alınarak verilir. Her ne kadar tedavinin başarısı, hastanın genel durumu, hastalığın evresi ve daha birçok faktör ile yakından ilgili olsa da, hastanın psikolojik durumu ve hastalıkla baş edebilme isteği/gücü bir o kadar önemlidir.

 

Meme Kanserinin Tedavisi Ne Kadar Sürüyor?

Meme kanserinin tedavi süresi, hastalığın evresi, seçilen tedavi protokolü, hastanın genel durumu ve tedavide oluşabilecek yan etki/ komplikasyonlara göre değişir. Tedavi protokolü multidisipliner bir yaklaşımla, her hasta için ayrı belirlenir. Bazı hastaların tedavi protokolü, alınan yanıta ve yaşanabilecek komplikasyonlara bağlı olarak süreç içerisinde de değiştirilebilmektedir. Bazı uygun vakalarda hormon tedavisi de başlanmakta ve bu tedavi en az beş yıl sürdürülmektedir.

 

Memesinin Tamamı Alınan Hastalar İçin Yapılabilecek Bir Şey Var Mıdır?

Memesinin tamamının alınmasına karar verilmiş olan hastalar için çeşitli rekonstrüksiyon yöntemleri vardır. Bu yöntemlere karar verilirken hastanın bir plastik ve rekonstrüktif cerrahla görüşerek isteklerini, beklentilerini belirtmesi ve kendisi için uygun olacak yöntemi birlikte belirlemesi önemlidir. Meme rekonstrüksiyonu,hastanın kanser dolayısıyla yapılacak cerrahi müdahalesi ile eş zamanlı yapılabildiği gibi, tedavinin tamamlanmasından sonra da yapılabilir. Meme rekonstrüksiyonu sentetik malzemelerle kullanılabildiği gibi hastanın kendi dokusundan da yapılabilir. Bu konuya hasta ve tedaviyi programlayan hekimler, hastanın ve hastalığın durumu, hastanın beklentileri, tedavinin maliyeti gibi durumları göz önüne alarak karar vermelidirler.

Meme Kanseri Geçirmiş Olanlar Nelere Dikkat Etmelidir?

Meme kanseri geçirmiş ve tedavisi tamamlanmış hastaların, hayatlarının sonraki dönemlerinde düzenli takiplerine devam etmeleri, tıbbi bir zorunluluk yoksa hormon ilaçları kullanmamaları, alkol ve sigaradan uzak durmaları, düzenli yürüyüş ya da kendilerine uygun sporları yapmaları, doğal ve doğru beslenmeye (Ancak aşırı kilo alıp yağlanmamalılar!!) dikkat etmeleri gerekmektedir.

 

Meme Kanseri Tedavisi Süreci ve Sonrasında Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Tüm diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanseri hastalarında da gerek tedavi sürecinde gerek sonrasında beslenme önemlidir. Sağlıklı ve doğru beslenme tedavi sürecini olumlu etkiler. Yapılan bazı çalışmalar gereksiz kullanılan vitaminlerin vücuda yarardan çok zarar verdiğini, hatta bazı kanser türlerinin artışına bile sebep olduğunu göstermiştir. Bu nedenlerle, genel durumu iyi olan,yeterli ve dengeli beslenebilen hastalarda özel takviyelere ihtiyaç olmamakla birlikte, çeşitli sebeplerle beslenmesinde sorun olan hastalara (Örneğin, tedaviye ve hastalığa bağlı kilo kaybı olan, ağızdan gıda alamayan, bulantı, kusma, ishal ve ağızda oluşmuş yaralar nedeniyle beslenmesi yetersiz olan ve vitamin eksikliği olanlara ) damardan veya ağız yolu ile gereken gıda ve vitamin takviyeleri tedaviyi  yürüten hekimlerin kontrolünde yapılmalıdır.

Genel olarak diğer kanser hastaları gibi meme kanseri hastalarına da; kırmızı etten fakir, beyaz et ve bitkisel proteinden zengin, hayvansal yağ oranının az, daha çok bitkisel yağların (Zeytinyağı vs.) kullanıldığı, sebze ve meyvenin ağırlıklı olduğu, posalı/lifli beslenme modeli önerilmektedir. Mümkün olduğunca işlenmemiş, katkı maddesi kullanılmamış besinler tercih edilmelidir. Bütün bunların yanı sıra tuzlu gıdalardan kaçınılması ve ihtiyaca göre değişmekle beraber günlük 2 ila 3 lt arasında su tüketilmesi önerilmektedir. Tedavi esnasında ilaçların yan etkilerini azaltmak maksatlı kullanılan kortizon içeren ilaçların iştahı arttırdığı, kilo ve ödeme sebep olduğu unutulmamalı, alınan tuz miktarı sınırlanmalı, bal/pekmez gibi yüksek kalorili gıdalar gereksiz ve ihtiyaçtan fazla tüketilmemeli, aşırı yemeğe bağlı kilo alıp yağlanmaya karşı dikkatli olunmalıdır.

 

Alternatif Tıp Yöntemleri Uygulanabilir Mi?

Başlanmış tıbbi bir tedavi esnasında alternatif tıp yöntemlerini uygulamak, yeterli çalışması yapılmamış, yan etki ve zararları net olmayan ilaç ve bitkileri kullanmak tedaviyi olumsuz yönde etkileyebilir. Başlanmış bir tıbbı tedavi sürecinde, hekimlerin bilgisi ve onayı dışında herhangi bir ilaç veya bitkisel içerik kullanılmaması oldukça önemlidir.

Yoga ya da meditasyonun süreci olumlu etkilediğine inanılsa da bu konuda da yeterli kanıt yoktur.  Ancak hem tedavi esnasında hem de sonrasında yapılan yoga/ meditasyon gibi egzersizlerin tedavi sürecine zarar vermediği, aksine hastanın fiziksel ve ruhsal olarak rahatlamasına yardımcı oldukları sürece yapılmalarında sakınca yoktur.

 

 

Meme Kanseri Olup Tedavisi Bitenler Nelere Dikkat Etmeli?

Meme kanseri hastaları için ilk 5 yıl çok önemli olmakla birlikte, nükslerin çoğu ilk 2- 3 yıl içinde görüldüğünden (Meme kanseri tedavisi sonrası hayat boyu düzenli takipler  önerilse de),  ilk 2-3 yıl için çok daha yakın takip önerilmektedir. Bu nedenle hastalar tedavi bittikten sonraki ilk 2-3 yıl sağlık kontrollerini kesinlikle ihmal etmemelidirler.  Meme kanser nükslerinin yaklaşık  %30 kadarı kanserin ilk tespit edildiği alanda, %70 kadarı da meme dışı diğer uzak organlarda olmaktadır.

Hastaların tedavi sonrası yeni bir sayfa açarak, stresten uzak yaşamaları; hekimlerinin bilgi ve kontrolü dahilinde, tedavi sonrası en kısa sürede normal hayatlarına, sosyal ortamlarına, varsa işlerine dönmeleri; egzersiz, tempolu yürüyüş, yoga/ meditasyon gibi aktivitelere devam etmeleri oldukça önemlidir.

Meme kanseri ameliyatlarından sonra ( ameliyatın şekline göre değişmekle birlikte) omuz kısıtlılığı ve/veya kolda lenf ödem dediğimiz sorunlar oluşabilmektedir. Ancak bu sorunlar erken dönemde uygulanan rehabilitasyon ve egzersiz programları ile büyük oranda düzeltilebilmektedir. Meme kanseri ameliyatı geçimiş hastaların kendilerine öğretilen ve önerilen bu tarz egzersizleri yapmaları süreci daha kolay atlatmalarına yardımcı olur.

Hastaların tedavi sonrası da dengeli ve yeterli beslenmeye dikkat etmeleri, gereksiz ve aşırı kalori almaktan kaçınmaları, aşırı yağlanmamaya dikkat etmeleri oldukça önemli ve gereklidir.

 

semrapolat
Genel Cerrahi Uzmanı 1993 İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1993-1997 Karabük ve Çınarcık Sağlık Ocaklarında pratisyen hekim 1997 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında ihtisas 2003 yılında Genel Cerrahi Uzmanı 2003-2015 Üsküdar Özel Yunus Emre Hastanesinde Genel Cerrahi Uzmanı 3 Ağustos 2015'ten itibaren özel muayenehanesinde hizmet vermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir